* Bahçeli’nin ‘Kılıçdaroğlu’na verilen her oy Kandil’e gidecek’ demişti. Kılıçdaroğlu da ‘Bu kimin işine yarar? Bizim mi?’ diyerek bunun Cumhur İttifakı’na yarayacağını iddia etti. Bu tartışmanın temeli nedir? Kandil neden bu kadar açık ve net tutum ortaya koyuyor?
(Kılıçdaroğlu’nun kime yarar? sorusu) Son değerlendirmesini espri, bir fıkra olarak düşündüm. Ortada başka hiçbir gelişme olmasa, sadece Kandil’den PKK’nın sözde yetkilileri açıklamaları, onlarla irtibatlı siyasetçilerin açıklamaları ortada olsa belki böyle bir yorum düşünülebilir.
Fakat aynı zamanda kendileri onların desteğini talep etmiyor mu? Yani siz bir partinin onlarla irtibatlı olan siyasi yetkililerin bazen açık ifadelerle hem talep edeceksiniz, onlar da bu talep karşılığında size destek açıklayacaklar ve sonra diyeceksiniz ki ‘Bunların bu açıklamaları bize değil de başka tarafa yarıyor’ filan. Bir fıkra olabilir ancak. Çünkü daha önce görüşmeler olduğunu da biliyoruz.
Başta sayın Kılıçdaroğlu’nun görüştüğünü, başkaları filan görüşüyor meselesi değil. Seçim sırasında kendisine destek talebi. Meclis’te böyle bir görüşme yaptı. Hepimiz biliyoruz ki genel başkanlar düzeyinde böyle bir görüşmenin olmasının ötesinde, öncesinde daha alt kademelerde mutlaka önemli görüşmeler yapılmıştır.
Şimdi esas meseleye gelelim. Tabi ben Seçim İşleri Başkanlığı da yaptığım 2012’den 2015 kadar AK Parti’de. Her seçim dönemi şunu söyleriz… ‘Bu seçim çok önemli’ diye. Her siyasetçi söyler. Gerekçeler konulur ortaya. Ben bir şey daha söylüyordum o tarihten beri.
‘Bu seçim çok önemlidir. Ama bundan sonra yapılacak olan her seçim bir öncekinden daha önemli seçim olacaktır.’ diye söylüyorum. Bunun sebebi şu… Dünya çok önemli değişim, dönüşüö döneminde. Adeta yeniden planlanıyor, kartlar yeniden dağıtılıyor dünyada. Böyle bir süreçte Türkiye’nin rolü önemli.
İki bakımdan; tabi Türkiye kendi içindeki oluşum, yapı, siyasi iktidar anlayış bakımından kartların yeniden dağıtıldığı ortamdaki etkisi bakımdan önemli. Bir de Türkiye öyle bir coğrafi noktada öyle bir jeostratejik noktada bulunuyor ki; Türkiye’de birçok konu sadece iç politikada meselesi veya sadece bir dış politika meselesi değildir. İç politika dış politika iç içe geçmiş durumdadır. Bunun birçok örneğini görüyoruz.