Erdoğan, Suriye’ye yönelik yeni harekât hazırlığı için, “Güvenlik endişelerini yeni harekâtlarla gidereceğiz” dedi.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Ülkemizin son 20 yıldaki kazanımları her alanda hayatımızın ayrılmaz birer parçası haline geldiği için çoğunun altında kendi imzamızın olduğunu dahi unutmaya başladık. Hafıza İ beşer nisyan ile malüldür. Bunun için ülkemize kazandırdığımız eserleri milletimize verdiğimiz hizmetleri her seferde hatırlatmalıyız. Hükümete gelişimizin 20. yıl dönümünü idrak ettiğimiz bu dönemde bu muhasebeyi hep birlikte tekrar yapmamızın önemli olduğuna inanıyorum.
“İktidarı devraldığımızda 76 olan Üniversite sayısı bugün 208’e çıktı. 70 bin olan akademik personel sayımız 185 bine 1.5 milyon olan üniversite öğrencisi sayımız 8,3 milyona çıktı.
“Son dönemde devlet hastanelerindeki sağlık hizmetleri konusunda muayene randevularındaki gecikmeler başta olmak üzere sistemdeki kimi aksaklıklarla ilgili şikâyetler gelmeye başladı. Salgının bitmesiyle bu sorunları hemen gündemimize aldık süratle çözümünü sağlayacak adımları atıyoruz.
“Merdiven altı adaletçiliğe son verdik.
“Oluşturduğumuz güvenli bölgelere 500 binden fazla Suriyeli döndü.
“Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı ve Pençe-Kilit’le güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu darmadağın ettik.
“Ordumuzu içten içe çürütmek için her yola başvurdular, en son FETÖ ihanet çetesiyle emellerine ulaşmak istediler ama oyunu bozduk. TSK’yı her alanda dünyanın en modern orduları arasına katacak adımları attık.
“Güney sınırlarımızdaki güvenlik hattımızın eksikliklerini yeni harekatlarla tamamlayacağız. Güvenlik endişelerini yeni harekatlarla gidereceğiz.
Gezi olaylarıyla başlayan ve ardı ardına devam eden ihanetlerin ülkemize kur faiz enflasyon şer üçgeni üzerinden ödettiği ağır bedeller olmasaydı bugün 1.5 trilyon doları bulan bir milli gelirle çok farklı bir yerde olacaktık.
“PKK ile mücadelemizin de FETÖ’nün üzerine tavizsiz gidişimizin ve Cehape ve şürekasına karşı siyaset zemininde verdiğimiz sert mücadelenin de sebebi milletimize olan işte bu borcumuz ve sorumluluğumuzdur. Karşımıza çıkarılan aktörlerin birer aparat yürütülen kampanyaların birer proje olduğunu biliyor, asıl mücadeleyi bu aparatların yularını ellerinde tutanlara projelerin gerçek sahiplerine karşı veriyoruz. Biz başaramayacaksınız diye meydan okudukça ü-zerimize yeni araçlarla gelmeye devam edenlere diyoruz ki bu milletin son ferdi de toprağa düşmeden sinsi senaryolarınızı hayata geçiremeyeceksiniz. Biz İstiklal ve istikbal diyerek mücadele bayrağını yükselttikçe, ayağımıza taktıkları çelmeleri artıranlara diyoruz ki bu milletin son ferdi de şehit olmadan aziz vatanımızın tek karış toprağını kirletemeyeceksiniz. Biz büyük ve güçlü Türkiye diyerek hedeflerimize kilitlendikçe eşi benzeri görülmemiş bir kin ve nefretle üzerimize saldıranlara diyoruz ki son ferdi de nefesini tüketmeden bu milleti esir aşamayacaksınız. Türkiye’nin ekonomide geldiği yeri de yaşadığı kayıpları da işte bu perspektiften değerlendirmek gerekiyor. Anlayamadıkları bir gerçek var. Bu gerçek Türkiye’nin potansiyelinin ve gücünün kağıt üzerindeki ölçeklerin çok üzerinde olduğudur. Eğer biz kağıt üzerindeki hesaplara kalsaydık ne vesayetle mücadelemizi başarıya ulaştırabilirdik ne terörle mücadelemizi zaferle neticelendirebilirdik ne darbecileri bozguna uğratabilirdik ne de uluslararası ayak oyunlarıyla baş edebilirdik. Biz ülkemize inandığımız inancımızdan şüphe duymadığımız için Allah’a hamd olsun ayaktayız. Hani Komünistin komünistliği parayı buluncaya, ateistin ateistliği uçak sallanıncaya kadardır derler ya, aparatlarıyla ve ağababalarıyla bunların havası da milletin önüne çıkıncaya kadardır. Elbette ihtiyatı ve tedbiri elden bırakmadan biz kimin ne dediğine bakmadan kenedi işimizi yapacağız.
Ayrıntılar gelecek…